Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Lideri Ali Babacan, Adana’da bugün yapılan Seyhan İlçe Kongresi’nde, Meclis Lideri Şentop’un Cumhurbaşkanı yetkilerine dair yaptığı açıklamalara reaksiyon gösterdi.
Babacan, “Bugün Cumhurbaşkanı isterse neyi yapamaz? Bugün Cumhurbaşkanı’nın önünde nasıl bir mahzur olabilir? Cumhurbaşkanı ne yaparsa siz Meclis olarak karşısında duracaksınız? Bakın Sayın Lider, devlet protokolünün zirvesindeki iki isimden birisiniz. Sıfır sıfır sıfır 1 nolu plakayı kullanıyorsunuz. Cumhurbaşkanı Anayasayı ihlal ediyor, siz de onun önünü açıyorsunuz, takviye oluyorsunuz, yol prosedür gösteriyorsunuz. Daha da fazlasını yap diyorsunuz. Bu yakışıyor mu?” diye sordu.
Babacan, şunları söyledi:
“ÜLKEMİZİ DÜŞÜRDÜKLERİ BU DURUM UTANÇ VERİCİ”
Ülkemizde kuvvetler ayrılığı kalmadı. Ne yazık ki kuvvetler ayrılığı yerini kuvvetler birliğine bırakmış durumda. Bütün kuvvetler tek kişinin keyfine bırakılmış durumda. Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını koruyamıyor. Yargıçlarımız ve savcılarımızın vicdanları yasalar, anayasa, üniversal hukuk prensipleri hükümetten gönderilen talimatlar, bakıyoruz iki ortada bir derede kalıyorlar iki mevzu ortasında sıkışıp kalıyorlar. Yalnızca yargı değil, Gazi Meclis’imizin yetkileri gasp ediliyor. Meclis’imizin yetkisini gasp edenler, Meclis’i adeta bir kukla haline getirmeye çalışıyor. Merkez
Bankası’ndan TÜİK’e, RTÜK’ten TRT’ye kadar tüm kurumları şamar oğlanına çevirdikleri yetmiyormuş üzere milletin egemenliğinin simgesi olan Meclis’imiz de gün geçtikçe aşağılanıyor ve tesiri, gücü azalıyor. 100 yılı aşkın müddettir ayakta duran Meclis’imizde kurulda görüşülen, Meclis’imizin Genel Kurulu’nda onaylanan ve yürürlüğe giren memleketler arası kontratlardan tek bir kişinin keyfine nazaran çıkılabiliyor.
Üstelik bunun münasebetini izah etmek zorunda bile kalmıyor. Ulu Meclis’in onurunu korumakla vazifeli olan Meclis Lideri ‘Cumhurbaşkanı isterse Montrö üzere Kontratlardan de çıkar’ diyor. Lafa bakın. Sahiden hayretler içerisinde izliyoruz. Ne günlerden geçiyoruz. Bu kelamları duyunca aklımız almıyor. Hani oburu ismine utanmak diye bir tabir vardır ya inanın utanıyoruz. Ülkemizi içine düşürdükleri bu durum utanç verici.
İSTANBUL KONTRATI KARARI KELAMDA FESİH
Ben artık buradan soruyorum. Meclis ne vakit kendi tartıştığı, onayladığı mukavelelerin fesih yetkisini tek bir bireye devretti? Bu türlü bir yetki evresi var mı? Bu nerede yazıyor? Bu türlü bir yetki bölümü olsa dahi bunun Meclis’te konuşulması tartışılması lazım.
Yetkiyi alan kim bir kararname ile Cumhurbaşkanı, o yetkiyi kullanan kim yeniden Cumhurbaşkanı. Ve o Meclis’in Lideri yalnızca izliyor hatta dayanak veriyor buna. O yüzden ben bu geçen hafta alınan İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmama kararını, fesih kararını ‘Sözde fesih’ diye niteliyorum. Ve türel olmadığını biz DEVA Partisi olarak tez ediyoruz. Bununla ilgili de Danıştay’da yargı sürecimizi başlattık.
CUMHURBAŞKANINA ‘ANAYASA’YI AZ ÇİĞNEDİN, BİRAZ DAHA ÇİĞNE’ DİYE AKIL VERİYOR
Diyoruz ki hukuk çiğnendi, Meclis iradesi çiğnendi diyoruz. Ancak Gazi Meclis’in başındaki kişi bırakın Meclis’in haysiyetini muhafazayı, Cumhurbaşkanı’na Meclis’i çiğnemesi için yürek veriyor. Önünü açıyor. Yolunu gösteriyor. Kalkmış Cumhurbaşkanına Anayasa’yı az çiğnedin, biraz daha çiğne diye akıl veriyor. İnanın telaş duyuyoruz.
O kadar değerli mi bu makamlar. Çok mu değerli o koltuk. Meclis kendi liderini seçmezse, Meclis Başkanı’nı Cumhurbaşkanı seçerse, o işaret ederse o Meclis’in Lideri da kendisini Cumhurbaşkanı’na karşı sorumlu tutuyor. Halka değil, Meclis’e değil, Cumhurbaşkanı’na karşı sorumlu hissediyor. İşte tam da şu andaki sistemin en değerli sorunu bu işte. Güçler ayrılığının kalmaması.
AMAÇTA AİHS’Yİ FESHETMEKTE Mİ VAR?
Dün ‘İstanbul Sözleşmesi’nden çıktık’ dendi. Bugün Montrö’yü ortaya atıyorlar. Sanki diyorum amaçta, yeniden tek bir imza ila Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni feshetmekte var mı diye aklımıza geliyor. Biliyorsunuz insan hakları deyince bunlar çabucak huzursuz oluyor. Sayın Meclis Başkanı’na soruyorum. Cevabını verin siz de kurtulun, biz de çenemizi boşuna yormayalım. Milletin başındaki karışıklığı da giderelim. Bugün Cumhurbaşkanı isterse neyi yapamaz. Bugün Cumhurbaşkanı’nın önünde nasıl bir pürüz olabilir.
Cumhurbaşkanı ne yaparsa siz Meclis olarak karşısında duracaksınız. Bakın Sayın Lider, devlet protokolünün zirvesindeki iki isimden birisiniz. Sıfır sıfır sıfır sıfır 1 no’lu plakayı kullanıyorsunuz. Cumhurbaşkanı Anayasayı ihlal ediyor, siz de onun önünü açıyorsunuz, dayanak oluyorsunuz, yol usul gösteriyorsunuz. Daha da fazlasını yap diyorsunuz. Bu yakışıyor mu? Anayasayı ihlal etmesi için Cumhurbaşkanı’na cüret vermek bir Meclis Başkanı’na yakışır mı?
MECLİS’İ ÇİĞNETMEYİN
Hukuku anayasayı tek bir kişi için eğip bükmek bu Gazi Meclis’imizin başındaki şahsa yakışmıyor. Bunu ben buradan tekrar tabir ediyorum ve kendisine davet yapıyorum. Şu Anayasayı alın bir okuyun. Ve bu Meclis’in ulusal iradenin en yüksek siyasi meşruiyetle temsil edildiği Meclis’in prestijini onurunu koruyun. Bu Meclis’i çiğnetmeyin.
İSTİKRAR YERİNE ÖZÜR DİLİYORUZ
Sayın Erdoğan’a çok kolay bir tavsiyede bulunacağım. Kurun, faizlerin düşmesini istiyor mu? Ekonomik sistemin nefes almasını istiyor mu? O vakit iki üç dakikalık bir basın toplantısı yapsın, ‘Alanım iktisat diyordum lakin yanlış bir tezi dayattım’ diye yanılgısını kabul etsin. Kongrede geriye yazmışlar ya ‘güven ve istikrar’.
Onun yerine şunu öneriyorum: ‘Özür diliyoruz’. İki söz ya. İnanın ülke rahatlar.”
Cumhuriyet
