Danıştay İdari Dava Daireleri Şurası, Cumhurbaşkanlığı İrtibat Başkanlığı tarafından hazırlanan Basın Kartı Yönetmeliği’nde birtakım hususların yürütmesini durdurdu.
Karara nazaran İrtibat Başkanlığı “milli güvenlik ya da kamu tertibine karşıt davranışlarda bulunması” ile “bunları alışkanlık edindiği/edinmesi” üzere münasebetlerle basın kartı alınmasını engelleyemeyecek, alınan kartları iptal edemeyecek.
Karar üzerine Çağdaş Gazeteciler Derneği tarafından “Gazetecilere giydirilmeye çalışılan mecnun gömleği yırtılmıştır!” başlıklı bir açıklama yapıldı.
Danıştay İdari Dava Daireleri Konseyi’nin kararında basın özgürlüğü tanımı yapıldığı, mevcut yasalar ve Anayasa uyarınca idareyi, hukuka uymaya çağırdığı belirtilen açıklamada şöyle denildi:
“İLETİŞİM BAŞKANLIĞI KABAHAT İŞLEMEKTEDİR”
Danıştay bu kararında özetle şunları söylemiştir:
Basın Kartı vermemek basın özgürlüğünü, gazetecinin çalışmasını engellemektir.
Basın Kartını kurul kararı olmadan iptal etmek türel değildir.
Gazeteci, birtakım davranışları “alışkanlık haline getirmesi” üzere muğlak sözlerle engellenemez.
Gazetecinin kartını keyfi olarak iptal edemezsin, ‘ömür uzunluğu müracaat yapamaz’ diyemezsin.
Basın ve söz özgürlüğü vazgeçilmezdir, bunun için memura değil gazeteciye kart verilmelidir.
Bir defa daha ortaya çıkmıştır ki Bağlantı Başkanlığı hukuk dışı harekete imza atmıştır. Bu yönetmelik kararlarına nazaran verilen ve hukuk dışı olduğu ortaya çıkan tüm kararlar iptal edilmelidir”
TÜZEL DESTEK OLMAKTAN ÇIKTI
Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Başkanlığına yönelik “Hukuki olmadığı tescil edilen bu yönetmelik kararlarıyla kaç gazetecinin basın kartı keyfi olarak engellenmiştir, yönetim kaç gazeteciye kart vermeyerek hukuk dışı süreç kurmuştur?” soruları yöneltilen açıklamada, “Bu sorular çok değerlidir. Zira bu hukuk dışı süreçler mahkemelerde meslektaşlarımızın karşısına çıkıyor, önlenemez sonuçlar ve mağduriyetler yaratıyor. Örneğin; bugün Van’da 4’ü 6 aydır tutuklu 5 meslektaşımız köylülere azap savlarını haberleştirdikleri için hâkim karşısına çıkıyor. Savcılık, meslektaşlarımızın basın kartı taşıyıp taşımamalarına bakarak karar veriyor. Lakin bu durum tüzel destek olmaktan çoktan çıkmıştır. Tekrar Yüksek Mahkeme Şubat 2020’de verdiği kararla basın kartı olmayan meslektaşlarımızın da gazetecilik faaliyeti yürüttüğünü ve yıpranma hakkından yararlanması gerektiğini belirtmiştir. Hatta Bağlantı Başkanlığı bile açtığımız davaya verdiği savunmada ‘…gazetecilik faaliyetinde bulunmak için basın kartı koşul değil’ demiştir. Ve tüm bu karar ve açıklamaları, son Danıştay kararı ile birlikte düşündüğümüzde çok açık ki basın kartı uygulamasında hukuksuzluk, belirsizlik, tutarsızlık vardır” denildi.
KOMİTEDE MESLEK ÖRGÜTLERİ OLMALI
Kart vermekle misyonlu Basın Kartı Kurulu’nun tüm üyelerinin Cumhurbaşkanlığı İrtibat Başkanlığı tarafından belirlendiği hatırlatılan açıklamada, “Bu bile komitenin göstermelik olduğunun ispatıdır. Basın kartları basın meslek örgütleri dışlanarak verilemez. Bizim sendikalarımız var, cemiyetlerimiz, derneklerimiz var. Yurt çapında örgütlü gazetecileriz lakin kimin gazeteci olduğuna hayatında bir gün bile gazetecilik yapmamış memurlar karar veriyor. Ülkenin tüm medya ekosistemini denetim altında tutan bir yapıyla karşı karşıyayız” tabirleri kullanıldı.
ORTAK UĞRAŞ DAVETİ
Açıklama şu tabirlerle son buldu:
“Danıştay kararı da göstermiştir ki önümüzdeki en değerli imtihan yeni Basın Kanunu ve bu kanun için birlikte çaba olacak. Bugün bu toplantıyı Gazeteciler Cemiyeti mesken sahipliğinde yapmamız da manalıdır. Basın meslek örgütleri olarak daha fazla bir ortaya gelelim, ortak uğraş verelim.
Çağdaş Gazeteciler Derneği olarak, atanmış memurların değil gazetecilerin yazacağı yeni bir basın kanunu için tüm meslek örgütlerini ve meslektaşlarımızı ortak gayrete çağırıyoruz.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel İdare Konseyi“
Cumhuriyet
