Ankara’da sıhhat işçilerine yapılan saldırıyı pahalandıran Özel, “Bugünlerde aslında birinci günlerde sıhhat kapasitesi çok yıpranmamışken, çok dolmamışken sıhhat çalışanlarının yorgunlukları daha az, motivasyonları daha yüksekken örnek ve önemli bir toplumsal takviye verilmişti. Toplumumuzun tüm kesitleri sıhhat çalışanlarına dayanak vermek için yarış halindeydiler. Siyasetçilerin ağzından bal damlıyordu. Haklarının ödenemeyeceği tabir ediliyordu. Vakit ilerledi çok yoruldular ve çok yıprandılar. Türkiye’de sıhhat çalışanlarına karşı bu takviye vatandaşın nezdinde artarak büyük bir hayranlıkla ve minnetle sürerken ne olduysa oldu sıhhat bürokrasisi ve bilhassa siyaset, siyasi başkanların bu bahisteki tutumlarında başkalaşım ortaya çıkmaya başladı. Her gün yeni bir sıhhat çalışanına şiddet hadisesiyle irkiliyoruz” dedi.
Özgür Özel, “Dün Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşananları da hepimiz toplumsal medyadan korkarak ve bir sonraki adım ne olacak, o kapı açılırsa ne olacak, o kapının önünde neler oluyor korkularıyla izledik. Sıhhat çalışanlarına karşı şiddeti ve bunun önlenememesini kimi ikazlarımızı hatırlayarak not etmekte yarar var. Pandemi sürecinde Türk Tabipleri Birliği’nin birinci açıklaması sıhhatte şiddet yasası çıkarılsın oldu. Zira çok daha güç günler bizi bekliyor. Ağır bakımlar ve hastaneler dolduğunda tabiplerin hasta seçmek durumunda kalacakları, tıbbi yarar açısından hangi hastaya daha çok ağır bakım lazımsa bunu seçmek zorunda kalacakları bir süreçte tabibe karşı şiddette caydırıcılığın ehemmiyetine vurgu yapmışlar. Bunun büyük bir moral sağlayacağını söylemişlerdi. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu hususta Türk Tabipleri Birliği’nin istek ettiği kanun teklifinin birebir birebirini meclise vermiştik. Çok sayıda siyasi parti olumlu görüş bildirmişti. Akabinde Adalet ve Kalkınma Parti, Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca’nın da talebi doğrultusunda sıhhatte şiddet yasasını çıkaralım demişlerdi. Bir unsurluk bir şey. Türk Tabipler Birliği’nin talebinden çok uzak, adeta dağa fare doğurtan ve istiyorlardı. Dostlar alışverişte görsün diye bir unsur getirdiler. Olmaz, eksik dedik. Sıhhat Bakanı’nın da memnuniyetsiz olduğunu, TTB’nin de beklentisini karşılamadığını söyledik lakin dinletemedik. O günden bugüne yaşananlar gösteriyor ki TTB haklıymış ve talep haklıymış. Şiddet devam ediyor. Meclis açıldıktan sonra yanlışsız bir düzenlemenin yapılması kuraldır. Meclis’te kümesi bulunan siyasi partilere bir davette daha bulunuyoruz. Politikler burnunun dikine iş yapmamalıdır. Sendikaların, sıhhat çalışanlarının istediği düzenlemeyi yapmalı. Caydırıcılığı kesinlikle sağlamalıyız” tabirlerini kullandı.
“HEDEF GÖSTEREN AĞIZLAR KAPATILSIN”
MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli’nin Türk Tabipleri Birliği’ni (TTB) gaye alan kelamlarına yönelik kelamlarıyla ilgili de konuşan CHP Küme Başkanvekili Özgür Özel, “Dünkü fizikî şiddeti geçtiğimiz günlerde başlatıp kurumsal olarak sürdürdükleri Milliyetçi Hareket Partisi’nin önderinin ve temsilcilerinin sıhhat çalışanları üzerinde uyguladıkları ruhsal şiddetten de bağımsız görmüyoruz. O amaç göstermelerde sıhhat çalışanlarıyla, Türk Tabipler Birliği birbirinden başkaymış üzere gösterip güya TTB’yi dışarıdan birileri seçiyormuş üzere gösterip, TTB’yi terörize edenler bu ortaya çıkan tablodan memnunlar mı bunu sormak lazım. Türkiye’deki bütün hekimler Türk Tabipleri Birliği’ne ve tabip odalarına kayıtlılar. Bu tabipler gidiyorlar oy kullanıyorlar. Bu türlü olunca TTB başka, sıhhat çalışanları başka demek toplumdan gelen reaksiyona mazeret üretmek demek. MHP’nin yaptığı ruhsal şiddeti bugünlerde yaşananlardan farklı görmüyoruz. Elbette ne TTB kapatılsın ne rastgele bir siyasi parti kapatılsın. Zira buna kızan vatandaşlarımız bu sefer toplumsal medyada o siyasi partinin kapatılması gerektiğini söylüyor. Buna da gerek yok. Biz siyasi partilerin kapatılmasına da karşıyız. Ancak artık bu maksat gösteren bu telaffuzların çıktığı ağızlar kapatılsın” diye konuştu.
“HDP İLE İTTİFAK KURULACAK MI”
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Özgür Özel, ‘CHP ile HDP ittifak yapacak mı’ sorusuna şu cevabı verdi:
“Cumhuriyet Halk Partisi bir tane ittifak yapıyor. İstanbul’da da gördünüz. O yaptığı ittifak Türkiye’de millet ittifakıydı. İstanbul’da İstanbul ittifakına dönüştü. İstanbul’un yıllardır talan edilmesinden, imar değişikliklerinden, rüşvet çarkından sıkılmış bütün İstanbullularla pak yönetilen bir İstanbul için bir ittifak kuruldu. İstanbul’u İstanbul ittifakı kurtardı. Türkiye’yi de Türkiye ittifakı kurtaracak. Cumhuriyet Halk Partisi yapılan bütün anket sonuçlarına nazaran bakıldığında baraj sorunu olmayan iki partiden bir tanesi. İttifak barajı aşmak için gerekiyor. Burada CHP’nin bugünden yarına bizim bir ittifaka muhtaçlığımız var, yok üzere bir ihtimali, durumu yok. Fakat CHP’nin ittifakı millet ittifakı. O ittifak ortaklarımızla bağlantılarımızı sürdürmeye devam ediyoruz. Halkların Demokratik Partisi’ni 6 milyonun üzerinde aldığı oyla, meclise milletin yolladığı legal bir parti olarak görüyoruz. Öteki siyasi partilerle ilişkilenmemizin dışında bir ilişkilenmemiz yok. Birileri istiyor diye HDP’yi şeytanlaştırıyor değiliz, birileri söylüyor diye HDP’yi ittifak ortağımız diye duyuru edecek değiliz.”
Cumhuriyet
