2002-2005 yılları ortasında, Türkiye’nin Paris Büyükelçiliği vazifesini yapmış olan Uluç Özülker, Türkiye ve Fransa ortasında yaşanan tansiyonla ilgili Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada “Türkiye ile Fransa ortasında yaşanan tansiyon, yalnızca Charlie Hebdo karikatürleriyle alakalı değil, bu, büyük bir vakanın küçük bir kesimi. Macron son devirde Türkiye’yi karşısında düşman muhatap olarak görme eğiliminde. Bu da Fransa tarafından Macron’a verilmiş yeni bir fırsat olarak değerlendirilebilir” dedi.

Macron’un esaslı bir siyasi gelenekten gelmemesine rağmen cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci çeşidini ırkçı eğilimli Marine LePen’e karşı kazandığını, ama son devirde kamuoyu takviyesinin giderek azaldığını kaydeden Özülker, şöyle konuştu: “Genelde otokratik rejimlerde bu yaygındır, lakin son vakitlerde pek çok ülkede bunu görüyoruz: Başkanlar içeride badiresi varsa dikkatleri dışarıya döndürmek suretiyle puan kazanmak için dış politikayı kullanabiliyorlar. Macron bu kapsamda Fransa’nın bir periyot manda yönetiminde tuttuğu Suriye, Lübnan üzere ülkelerde kelam hakkı olduğunu tez ediyor. Burada Türkiye, yakın etrafında Rusya ile olabildiği ölçüde işbirliği yaparak Fransa için mahzur oluşturuyor. Bunun sonucunda Ege, Doğu Akdeniz, Suriye, Irak, artık de Azerbaycan-Ermenistan ihtilaflarının hepsinde Fransa, Türkiye’nin karşısında. Bu da bugün olmuş değildir, geçmişten gelen siyasetler doğrultusunda gerçekleşmektedir.”

Türkiye ile Fransa’nın ilgilerinde devir periyot tansiyonlar yaşandığını, Fransız kamuoyunun ve siyasetinin Türkiye’yi dost bir ülke olarak görmediğini söyleyen Özülker, buna rağmen bilhassa ekonomik alakalar dikkate alındığında bağlantılarda bir kopmanın öngörülemeyeceğini belirtti. Özülker, “İlişkiyi koparmadan götürmek lazım. Bunun yolu diplomasidir. Diplomaside üslup da içerik kadar önemlidir” sözlerini kullandı.

‘YALNIZLIĞA SON VERMEK GEREK’

Türkiye’nin mevcut dış siyasetiyle kendi lehine tahlillere ulaşmasının mümkün olmadığını belirten Özülker, “Türkiye’nin hakkının, hukukunun savunulması gerektiği kesinlikle. Lakin herkesle arbede ederek ya da güç gösterisine gidilerek bir yere gidilemez. Türkiye’nin dış siyasetteki yalnızlığına son vermesi için de etrafındaki ülkelerle alakalarını geliştirmeye öncelik vermesi gerekiyor. Problem yalnızca haklı olmak değil, bu haklılığın öbür ülkeler tarafından kabul edilmesidir” diye konuştu.

Cumhuriyet