Habertürk müellifi Fatih Altaylı, geçen günlerde, köşe yazısında bir tabibin kendisine gönderdiği vefat raporunu paylaşarak, “Turkuaz listede ‘ağır hasta’ diye gördükleriniz şayet hayatlarını kaybederse, uzun süren bir tedavi sürecinden dolayı testleri negatife döneceği için ‘doğal yoldan’ ölmüş olacaklar. Bunu gizleyerek kim ne kazanıyor, kim tatmin oluyor çok merak ediyorum” tabirlerini kullanmıştı.
Altaylı’nın köşe yazısında bir hekimin kendisine gönderdiği vefat raporunu paylaşarak koronavirüs kaynaklı vefat sayılarının düşük gösterildiği savlarına karşılık veren Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca, ”Araştırmacı bir gazeteciye yakışan kendi evrakını kendisi temin ederek ardında durmasıdır. Vatandaştan mektup geldi, ben söylemiyorum bir arkadaşım söyledi ancak kim olduğunu söyleyemem yaklaşımı gazetecilik değildir. Argüman sahibi tezini ispata dayalı ortaya koymalı ve gerisinde da durmalıdır” diye konuşmuştu.
Altaylı bugünkü yazısında Fahrettin Koca’ya karşılık verdi. “Söz konusu bilgiyi ve belgeyi veren Türkiye’nin kıymetli tabiplerinden biridir” diyen Altaylı, “Profesör Bingür Sönmez’i eminim siz de tanıyorsunuz. Bu bilgiyi ve belgeyi bana veren tüm Türkiye’nin tanıyıp hürmet duyduğu Prof. Dr. Bingür Sönmez’dir” dedi.
Fatih Altaylı’nın yazısının ilgili kısmı şu biçimde:
“Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca, benim iki gün evvel Türkiye’nin ünlü doktorlarından birinden gelen bilgiyi paylaşmam üzerine dün akşam bir açıklama yaptı. Bakan Koca, vefat sayılarını saklamadıklarını, Dünya Sıhhat Örgütü ne diyorsa, başka ülkeler nasıl hesaplıyorsa o formda hesapladıklarını söylüyor. Bana da “Araştırmacı gazeteci kendi evrakını kendi bulur” diyor ve diğerlerinden gelen evraklara güvenmememi söylüyor. Gece siyah maske takıp, kurumlara Vazifemiz Tehlike’deki Ethan Hunt üzere giremeyeceğimize nazaran, araştırmacı gazeteciler güvendikleri kaynaklardan temin ettikleri evraklara güvenir ve yayınlarlar.
Sevgili Bakanımız bilsin ki, salgın sürecinin başından beri en önemli gazeteciliği ben yaptım. Bugün de bunu sürdürüyorum.
Mesela İngiltere’de virüsün mutasyona uğrayan bir formunun 60 yerleşim ünitesinde görüldüğünü Türkiye’de ve tahminen Dünya’da da ana akım bir gazetede birinci sefer “İngiltere’den mutasyon haberi” başlığı ile ben yazdım. Yani bu COVİD 19 mevzuuna sizin kadar ciddiyetle yaklaşıyorum. Sayın Bakan biliniz ki, böylesine kıymetli bir hususta o denli tırı vırı okur mektuplarını yayınlamayacak kadar bilimsel gazetecilik yetkinliğine sahibim.
Kelam konusu bilgiyi ve belgeyi veren Türkiye’nin değerli tabiplerinden biridir. Profesör Bingür Sönmez’i eminim siz de tanıyorsunuz. Bu bilgiyi ve belgeyi bana veren tüm Türkiye’nin tanıyıp hürmet duyduğu Prof. Dr. Bingür Sönmez’dir. Bingür Hoca’nın bana verdiği bilgiler ortasında şu da vardı:
“Kars’ta misyon yapan bir doçent arkadaşım her gün 10 corona cenazesi var diyor. Nüfusa bakmadan Ankara, İstanbul, İzmir dahil her vilayetten 10 corona cenazesi kalksa 810 cenaze eder” Bingür Sönmez Hocanın paylaştığı dataya dayanmayan bu istatistiki kestirim bilgisini araştırmacı gazetecilik sorumluluğu gereği yayınlamadım.
Yani Sayın Bakan biliniz ki, bu hususta yeteri kadar sorumluluk sahibiyim. Bugüne kadar bana aktardığınız tüm bilgileri de motamot söylediğiniz üzere yazdım. Sayın Koca, bilim ve gazeteciliğin ortak tarafı ikisinin de “şüpheci” olması gerektiğidir. Biz kuşku duyacağız. Siz kuşkuları ortadan kaldıracak ya da kaldırmaya çalışacaksınız. İşin tabiatı budur.
Doktorlarımızın dünyanın en iyileri olduğuna gelince. Sayın Bakan biliniz ki, Türk doktorlarının ne kadar bedelli olduğunu bilip, onlara ve hatta tüm sıhhat topluluğuna medyada benim kadar sahip çıkan bir ikinci kişi daha muhtemelen yoktur. Bunu da tabip arkadaşlarınızdan teyit edebilirsiniz.
Sayın Bakan, beni amaç alan açıklamanıza asla ve asla kırılmadım. Açıklamanız eşyanın tabiatına uygundur. Siz işinizi yapıyorsunuz, ben işimi yapıyorum. Bu sıkıntı günleri aşmakta büyük uğraş gösteren siz ve tüm sıhhat çalışanlarına bir defa daha teşekkür ediyorum.”
Cumhuriyet
