Gazetemiz müellifi Barış Terkoğlu, “İlker Başbuğ’un savcısını nereden tanıyorum!” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Terkoğlu bugünkü yazısında, hakkında “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” kabahatinden 3 yıla kadar mahpus istemiyle dava açılan 26. Genelkurmay Lideri İlker Başbuğ’un iddianamesiyle ilgili dikkat çeken tespitlere yer verdi.
Başbuğ’un 4 Ocak’ta gazetemizde yaptığı söyleşide kullandığı kelamlar nedeniyle yürütülen soruşturmayla ilgili 18 satırlık iddianame için “Yazan tanıdık” diyen Terkoğlu, Ergenekon kumpası devrini anlattı.
Terkoğlu, “Başımı biraz eğip iddianameyi yazan isme baktım. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Güngör K. idi. ‘Ben bu ismi bir yerlerden hatırlıyorum’ dedim. Nereden mi? 10 yıl evvel İlker Başbuğ, Silivri Cezaevi’nde tutukluyken, Güngör K., Silivri Cumhuriyet Savcısıydı da oradan” diye devam etti.
Barış Terkoğlu’nun yazısının ilgili kısmı şöyle:
“İlker Başbuğ hakkında yazılan iddianameyi okuyunca aklıma geldi. Okudum dediğime bakmayın. Temeli 18 satırlık bir iddianame bu. Altı satırı, eski Genelkurmay Lideri İlker Başbuğ’un, kitabında yazanları tekrarladığı söyleşisindeki kelamlarından oluşuyor. (Güç Odaklarının Uğraşı 1961-1980, Kırmızı Kedi Yayınları). Başka altı satırı ise Başbuğ’un kendisine yapılan suçlamaya karşı savunmasından. Matematiği kolay, kaldı mı size altı satır daha! Oradaki basmakalıp sözleri çıkarırsanız, savcı hiçbir türel tartışmaya girmeden, hiçbir kanıt göstermeden, hiçbir karşılaştırma yapmadan Başbuğ’un mahpusla cezalandırılmasını istemiş. Tabiri caizse, 10 yıl evvel FETÖ kumpasıyla tutuklanan birinci Genelkurmay lideri olan Başbuğ’u, yine Silivri’ye göndermek için kararlı bir adım atmış.
‘Artık alıştık’ diyeceksiniz tahminen. Lakin vakitle birebir tarafta, ileriye hakikat yaşayan insanın hafızası, geriye yanlışsız düşünerek alışkanlıklarından kurtulabiliyor. Vakit direndikçe, alışkanlık bir ayıp, bir kusurlu hareket oluyor.
İDDİANAMEYİ YAZAN TANIDIK
Ne demek mi istiyorum?
Başımı biraz eğip iddianameyi yazan isme baktım. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Güngör K. idi. ‘Ben bu ismi bir yerlerden hatırlıyorum’ dedim. Nereden mi? 10 yıl evvel İlker Başbuğ, Silivri Cezaevi’nde tutukluyken, Güngör K., Silivri Cumhuriyet Savcısıydı da oradan.
Üstelik…
Silivri Cezaevi’ni husus alan kritik soruşturmalara Güngör K. bakıyordu. Hatırlayın, MİT’in Orta Asya Masası Şefi Kaşif Kozinoğlu, OdaTV kumpas davasında Afganistan’dan çağrılmış, binlerce kilometre yol tepip kendi ayağıyla geldiği adliyede, ‘kaçma şüphesi’ denilerek tutuklanmıştı. Uğradığı kumpası hapishaneden deşifre eden Kozinoğlu, davanın başlamasına sayılı günler kala kuşkulu bir halde hayatını kaybetmişti. Kozinoğlu’nun vefatına ait soruşturmayı yürüten ve doğal vefat diye tamamlanan evrakın savcısı Güngör K. idi.
Yalnızca cezaevi değil. Başbuğ’un da sanık olduğu Ergenekon davasında, duruşmalarda yaşanan hukuksuzluklara isyan edenler hakkında soruşturma yürüten savcı yeniden Güngör K. idi.
Örnek vereyim mi?
FETÖ’nün yargıçları Silivri Cezaevi’nde o denli felaket bir yargılama yapıyordu ki… Binlerce sayfalık iddianameye, uydur kaydır konuşturulan bâtın şahitlere karşı savunma mühleti 15 dakikayla sonlandırıldı. Duruşma salonunda, tavandan üzerlerine mikrofonlar sarkıtılarak dinletilen avukatlar susturuluyor, salondan atılıyor, hatta dövülüyordu. Oyun değil, FETÖ’cü yargıçlara itiraz ettiği için ‘atın dışarı’ denilen avukatlardan Celal Ülgen ve Murat Ergün, jandarmadan yediği dayağın akabinde hastanelik olmuştu. Duruşmalarda yaşanan olayların akabinde, FETÖ’cü yargıçların şikâyetlerine bakan savcılar Güngör K. ve Fazıl Balta’ydı. Her iki savcı da direnen avukatlar hakkında akıl almaz soruşturmalar açıyor, belgelerine Ergenekon savcılarını aratmayacak formda ilgisiz evrak koyuyordu. Bu nedenle, Ergenekon kumpasının avukatları tarafından, FETÖ’cü yargıçlarla birlikte HSK’ye şikâyet edilmişlerdi.
Yolu Silivri’den geçen, Güngör K’nin de bahis olduğu birçok olay var. Ben sadede geleyim. Ergenekon hâkim ve savcıları ya tutuklandı ya firar etti. Fazıl Balta bile FETÖ nedeniyle meslekten ihraç edildi. Çalışma arkadaşları Güngör K. ise yoluna devam ederek İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili oldu. 10 yıl evvel Silivri’deki roller bu sayede devam etti. İlker Başbuğ yeniden sanık, avukatı İlkay Sezer yeniden savunmada, suçlama ve iddianame tekrar tartışmalı, Fethullahçıların çalışma arkadaşı Güngör K. ise tekrar savcı…”
Cumhuriyet
