İstanbul Ulaştırma Uyum Merkezi’nin (UKOME) kentte yaşayan milyonlarca vatandaşın merakla beklediği ‘yeni taksi’ uygulamasını görüştüğü toplantı gergin anlara sahne oldu.
İBB Lideri Ekrem İmamoğlu başkanlığında yapılan UKOME toplantısında, 17 bin 395 taksinin bulunduğu İstanbul’a, 1000 tanesi dönüşmek isteyen minibüs ve dolmuş olmak üzere, toplam 6 bin yeni taksi kazandırılması oylaması öncesinde bahsin paydaşları konuşmalar yaptı.
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Orhan Demir’in ayrıntılı sunumunun akabinde kelam alan İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Lideri Eyüp Aksu, süreçte kendilerinin fikrinin alınmadığını ve yeni İBB idaresi tarafından taksici esnafına eğitim verilmediğini sav etti. Aksu, İmamoğlu’na yönelik, “Hangi kümeye vaat verdiniz de bugün bu mevzuyu gündeme getiriyorsunuz” formunda kelamlar sarf etti.
DEMİR’DEN AKSU’YA DÖVİZLİ KARŞILIK
Bu savlar üzerine yine kelam alan Demir, Aksu’ya, eski İBB bürokratı, yeni Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun, bir ilçe belediye lideri ile çekilmiş fotoğrafıyla karşılık verdi. Fotoğrafta, periyodun İBB bürokratı Bakan Karaismailoğlu’nun İstanbul için 6 bin 180 yeni taksiye gereksinim olduğunu gösteren bir dövizin yer aldığı görüldü. Aksu ise Demir’e verdiği karşılıkta,
“Sayın Bakanımızdan bahsettiğiniz iki tane tablo gösterdiniz. Ben anlayamadım. Sayın Bakanımız, sizin oturduğunuz makamdaydı, yıllarca misyon yaptı. Hiç esnafı üzmedi ve bu türlü taksiciyi mağdur edecek telaffuzlarda de hiç bulunmadı. Aslında yetkisi de vardı, tahminen de yapabilirdi fakat katiyen taksi kesimini üzecek hiçbir konuşması olmadı. Her vakit bize de yardımcı oldu. Ben, buradan da Sayın Bakanımızın ismi geçtiği için, o çalıştığı devirlerde, yetkili olduğu devirlerde bize verdiği dayanaktan ötürü da kendisine teşekkür ediyorum, hürmetlerimi sunuyorum” sözlerini kullandı.
“16 MİLYON BEŞERE KELAM VERDİM”
Eyüp Aksu’nun konuşmasında önemli manada siyaset yaptığını belirten İmamoğlu, “Son iletisiyle da siyasette Nirvana yaptı. Burada, kendisine 3-4 sene artırım vermediğini söylediği insanlardan memnunluğunu dolu dolu lisana getirdi. Burası, siyasi bir mecra değil. Aranızdaki tek siyasi de benim bu ortada; herhalde tek siyaset yapmayan durumuna düştüm” dedi.
“16 MİLYON ESNAFA VE 50-60 BİN SÜRÜCÜYE KELAM VERDİM”
“Burada, 3-4 yıl artırım verilmemiş bir ortamı ya da ‘Geçmişte eğitim veriliyordu, artık verilmiyor’ lafı, üstüne de bir ithamla, iftirayla, ‘Hangi kümeye vaat verdiniz de bugün getiriyorsunuz’ diyerek hadsiz bir cümle kurdunuz” diyen Ekrem İmamoğlu, şunları söyledi:
“Benim kelam verdiğim yanlışsız; iki kümeye kelam verdim. Birincisi 16 milyon İstanbullu, ikincisi de onun içindeki 50-60 bin civarındaki sürücü esnafı. Sözümü yerine getiriyorum. Onun için hem bu hadsiz cümleni iade ediyorum Sayın Lider hem de katılımcılık konusunda sınıfta kalmış bir lider olarak seni esnafın vicdanına havale ediyorum. Ben, katılımcılıkta sınıfta kalan biri olsaydım, burası naklen yayınlanmazdı. Ben, katılımcılıkta vatandaşın önünde her şeyi konuşuyorum.”
“GERÇEKLERİ YUTKUNARAK KONUŞAN BİR İNSAN DEĞİLİM”
Dal temsilcileriyle bir ortaya geldiği toplantıya atıf yapan İmamoğlu, “Davet isteyip de davet ettiğimde yeniden bir heyet geldi; muhtemelen sizin de bilginizde. Zira içinde sizin de başkanvekiliniz de vardı. Siz gelmediniz. Gelseydiniz, ‘Hayır’ mı diyecektim. ‘Kiralamayın, satın’ teklifi geldi bana o masada. ‘Madem bu türlü bir niyetiniz var, kiralamayın satın’ teklifi yapıldı. O masada da bu işe kimse karşı çıkmadı, ben karşı çıktım. Ben, gerçekleri yutkunarak konuşan bir insan değilim.
Şeffafça, halkımızda bu süreçleri paylaşan bir beşerim. Elbette bugün burada kıymetli bir işi tartışıyoruz. Onun için buradayım; yanlışsız. İstanbul’un değişimi, karakteri ile ilgili bir süreci tartışıyoruz; gerçek. Tartıştığımız bahsin, pandemiyle katiyetle bir ilgisi yoktur. Pandemi sürecindeki kahırları çok iyi bilen birisiyim. Başını sallayan bürokratlar var bunu söylerken, görüyorum, takip ediyorum hepsini. Pandem ile ilgisi yoktur. Kapıda 5 bin taksi beklemiyor. Bu iş, süreçtir. Burada hamaset yapmanın bir manası yok” diye konuştu.
“BENİM DERDİM; 2 BİN 300 LİRA BİLE MAAŞ ALAMAYAN ADAMA, 4 BİN 200 LİRA MAAŞ VERMEK”
“Biz insanız, vicdanımız var” diyen İBB Lideri İmamoğlu, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Piyasayı, burada bulunan herkes kadar iyi takip eden, kimsenin hakkını yememe konusunda da hiçbir vakit kuşkunuz olmasın ki, bugüne kadar mağdur edildiğiniz hiçbir konuda esnafı mağdur etmeyecek kimlikte bir beşerim. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Artırım sıkıntısı, siyaset sorunu yapıldı mı; yapıldı. ‘Biz yapmayacağız’ dedik. Bir siyasetçi için kolay bir şey değil.
Benim artırımla ilgili 7 ay, 8 ay ‘trollerin’ önünde kurban edildiğim vakit bir açıklama yaptınız mı; yok. Değerli değil ki. Sizin açıklama yapmanız da yapmamanız da kıymetli değil. Ben, hakkı olduğu için yaptım. Vali Beyefendi orada; Vali Bey’le de konuştuk; ‘Bu işi, politik problem olmaktan çıkaralım.’ Esnafın hakkıdır bu.
Türkiye’de enflasyon artıyorsa, lastiğine artırım geliyorsa, mazotuna artırım geliyorsa, bunu yapalım… Karar birliğimiz var. Ve her sene Aralık’ta, bu iş, tartışılmaksızın UKOME’ye gelmeli. Bunun siyaseti yok. Siz de insan geç indiriyorsun, sizin de aileleriniz var. Benim derdim ne olacak? Benim derdim; 2 bin 300 lira bile maaş alamayan adama, 4 bin 200 lira maaş vermek.
“BİR KENTİN GELECEĞİNİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORUZ”
Bizim, sizin satın almış olduğunuz 17 bin taksi ile ilgili bir kederimiz yok ki. Daha çok kazanın, helali güzel olsun. Bedeli düşen şey, bu türlü artmaz. Bu iş, beni ilgilendirmiyor. Beni, bundan sonrası ilgilendiriyor. ‘Bakan’ın ne dediğini anlamadım’ dedin; elinde rapor var. ‘6000 küsur taksi daha muhtaçlık var’ diye elinde pano gösteriyor, fotoğraf çektiriyor. O var. Verirler size, bakarsınız. Kıymetli değil kimin ne dediği. Aklın yolu bir esasen. Lakin şu pandemide, biz, ‘Kapıya 5 bin taksi dizeceğiz’ mi dedik.
O denli bir şey yok. Kimse bunun üzerinden popülizm yapmasın. Biz neyi, ne vakit yapacağımızı da biliyoruz, yeniden onu sizinle tartışacağız. Ben ne dedim gelen temsilcilere; oda da girsin alsın, oda da iyi bir işletmecisi olsun, ihaleye girsin, oradan alsın. Rekabeti yaratacağız, hizmet rekabeti, standart. Bir kentin geleceğini değiştirmek istiyoruz. Burası bir siyasi masa değil; burası bir ortak akıl masası.
Kimse koro şefliği yapmıyor burada, yapıyorsa bilemem. Ben çoğul konuşmuyorum, belediye lideriyim, ona karşın konuşmuyorum. Kimse koro şefliği yapmasın. Ben, burada taksi şoförü kardeşlerime zerre bir ziyan verecek işe imza atmam. Bu kadar netim.
“TAKSİ SİMSARLARI BENİ İLGİLENDİRMİYOR”
Fakat bu işi çıkar haline getirmiş biri varsa, ismi galericiyse, ismi bilmem neciyse kusura bakmasın; ziyan görecekse umurumda değil. Taksi simsarları ya da taksi işiyle sermaye döndüren birileri, beni ilgilendirmiyor. O, Maliye Bakanlığı’nın işi. Beni ilgilendirmiyor. Ben, taksinin başından, haddinden fazla 16-17 saat direksiyon başında duran insanın hakkını koruyacağım.
Onun konutunun içindeki ekmeği de. Hiç telaşınız olmasın, hiç zerre telaşınız olmasın. Bunu keyifle üyelerinize söyleyebilirsiniz. Ben, seçimde verdiğim kelamların teker teker hepsinde duruyorum. Esnafa dair her şeyin kelamında duruyorum. Ben, ‘Sizin taksi kıymetlerinizi artıracağım’ demedim. Lakin artıyorsa artıyor, bana ne. Düşüyorsa da düşüyor. O da bana ne.
“İSTANBUL’U YÖNETTİRMİYORUZ DİYEN AKIL, DUVARA TOSLAR”
23 Haziran’da seçim yaptık. 4 milyon 740 bin kişi, yüzde 55’e yakın oy verdi; doğrudur. Bugün, ‘Bir kanaatle sen seçildin fakat biz sana İstanbul’u yönettirmeyiz’ diyen bir akıl var ise; o akıl duvara toslar, yürümez o iş. O bakımdan manalı bir oylama yapacağız burada.
Tarihe not düşecek, manalı bir oylama için buradayım. Siyaset, bu masaların işi değil. Az evvel dinledim; sanırsınız ki pırıl pırıl bir sistemle yönetilmiş bugüne kadar. Kimsesin taksiyle sorunu yok. Adeta sokaktakilerin yüzde 90’ı memnuniyet lisana getirecek, herkes memnun; eğitimleri verilmiş, taksici memnun, inen, binen herkes memnun; pırıl pırıl bir şey.
Güya ben, öteki bir yerde yaşıyorum. Yüzde 90-95, vatandaşın mutsuz olduğu bir alanı anlatıyorum. Ben, 50 bin sürücüye, esnafa zerre ziyan gelecek bir şeye imza atmam. İkincisi, kimse pandemi üzerinden popülizm yapmasın. Biz, pandemiyi de bu işin vaktini da biliyoruz.
“HERKES VİCDANIYLA DÜŞÜNSÜN”
Bir şey daha söz edeyim: Para bulmak istesem, ‘Plakaları satıyorum’ derdim. İnanın ki, bu gürültü bu türlü çıkmazdı. Ben, kente kalıcı bir kıymet oluşturmak peşindeyim. Regülatif, denetlenebilir bir kalıcı paha. Bir kişinin 50 mi, 100 mü taksisi var, bilip, çekme imkanım yok. Taksi sahipliğinin bir haritası yok ki; bilemem. Farazi olarak konuşuyorum, argümanda bulunmuyorum. Lakin savda bulunanlar var.
Eyüp Beyefendi, ‘Herkesin bir taksisi var’ diyor. O da bir argüman. Herkes vicdanıyla otursun, düşünsün. Hangi argüman hakikat? İki, üç jenerasyondur bu işi yapan esnaf kardeşimin yanındayım. Hiç tasa duymasın. Hiçbir sorun yaşamayacak. İstanbul, 16-17 milyon nüfusa sahip. Bir o kadar da hareketliliğe sahip. Bugün esnafın yanındayız, merak etmeyin. Bu işin hazırlığı, sistemi, şusu busu, ortaya gelmesi 7-8 ay. Kolay bir şeyden bahsetmiyoruz. Kapıyı çıkıp 5 bin taksi aramayacağız. Yok bu türlü bir şey. Yazıktır, günahtır.
“AĞALIK, PAŞALIK, PARTİZANLIK, AKRABALIK, HEMŞEHRİLİK BENDE YOK KARDEŞİM”
Birçok yorumu dinlerken, üzülüyorum. Yanıt hakkımı kullandım. Müzakere yapıldı. Yatırımı yapmak vesaire, bunlar farklı şeylerdir. Ağalık, paşalık, partizanlık, akrabalık, hemşehrilik bende yok kardeşim. Bir grupçuluk yok; herkes eşit. 16 milyon insan eşit. Herkesin hakkını korumak için, adaletli bir sistemi savunmak için buradayım.
Bu durumu görmek, tespit etmek ve şahitlik etmek istedim. Ben, tahlil ediyorum, konuşuyorum ancak herkesi bugünden sonra vicdanıyla baş başa bırakacağım. Herkes meskene gidince yatağa başını koyduğunda ne düşünecek, bakacağım. Kendi takımım de arkadaşlarım da bilir; müzakereyi bol tutarız. Hiç birisine koro şefliği yapmadım. Hiç birisinin iradesine koro şefliği yapmadım. İnşallah, İstanbul’umuz için iyi bir karar veririz.”
Cumhuriyet
