OdaTV Genel Yayın Direktörü Barış Pehlivan, muhabir Hülya Kılınç ve Yeniçağ Gazetesi Muharriri Murat Ağırel, MİT Kanunu’na muhalefet savıyla 6 aydır Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor. Birinci duruşmada orta kararını açıklayan duruşma heyeti, Pehlivan, Kılınç ve Ağırel’in tutukluluk hallerinin devamına karar vermişti. Terkoğlu, Çelik ve Keser de isimli denetim koşuluyla tahliye edilmişlerdi. İkinci defa yargıç karşına çıkacak olan gazeteciler için dava avukatı Hüseyin Ersöz ve basın meslek örgütleri gazetemize konuştu.
‘DAYANAKTAN YOKSUN’
– Avukat Hüseyin Ersöz: Tutuklu gazetecilerin yargılanmış olduğu dava Türkiye’de söz hürriyeti ve basın özgürlüğünün ağır baskı ve tehdit altında olduğunu gösteren değerli bir yargılama sürecidir. Bu yargılamada halihazırda Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Hülya Kılınç’ın tutuklu olması yalnızca söz hürriyetinin değil, birebir vakitte bu bağlamda özgürlük hakkının da ağır ihlalini oluşturmaktadır. Şu evreye kadar gerek Anayasa Mahkemesi’nde gerek ağır ceza duruşmasında yaptığımız müracaatlarda olumlu bir sonuç elde edilememiştir. Tutukluluk incelemesine katılan duruşma liderinin tutuklu gazetecilerin özgür bırakılması tarafında belirtmiş olduğu görüş aslında bu davanın destekten mahrum olduğunu ve yargılama sonunda gazeteciler hakkında beraat kararı gerektiğini açık ve net bir biçimde ortaya koymaktadır. Bu davada savcının mütalaasını açıklamasını bekliyoruz. Yargılamanın uzamaması, gazetecilere özgürlüklerinin iade edilmesi ve beraat etmeleri gerekmektedir. Duruşmanın vereceği karar ülkede vatandaşların sahip olduğu temel hak ve özgürlüklerin kullanılması noktasında da önemli bir ileti oluşturacaktır.
‘GAZETECİDEN SUÇLU YARATILMAYA ÇALIŞILIYOR’
– Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC): Türkiye’de yıllardır toplumu susturmak için gazeteciden hatalı yaratılmaya çalışılıyor. Gazetecilik hata değildir. Halkın bilmesi istenmeyen her haber, terör ya da casusluk faaliyeti olarak gösterilmeye çalışılıyor, topluma gözdağı veriliyor. Bu nedenle Türkiye cezaevlerinde en fazla tutuklu gazeteci bulunan ülkeler ortasında yer alıyor. Halkın haber alma, gerçekleri öğrenme ve bilgilenme hakkını engellemek için gazetecileri tutuklamanın basın ve kanıyı tabir özgürlüğüne, anayasaya karşıt olduğunu tekrar hatırlatıyoruz. Cezaevindeki 75 meslektaşımızın özgür bırakılmasını istiyoruz.
– Basın Kurulu: Tüm sanıklar için beraat kararı verilip bu zulmün bitmesini bekliyoruz. Gazeteciliğin yüz akı olan bu meslektaşlarımız, bir ilçe halkının gözü önünde ve siyasi parti temsilcilerinin davet edildiği cenaze merasimini haberleştirdikleri için yargılanıyor. Tutuklanmalarının ise hiçbir haklı nedeni yok. Sevgili Barış Pehlivan’ın cezaevinden gönderdiği mektupta dediği üzere; söz vermeye kendileri gittiği halde “kaçma şüphesiyle” tutuklular. Dava belgesine giren tek haberden ötürü yargılama yapıldığı halde “delil karartma” kuşkusuyla tutuklular. Hata olmadığı için ceza verilemez lakin verilse bile son infaz düzenlemesiyle ‘cezaevinde bir saat dahi kalmayacakları bilindiği halde tutuklular. Bu zulmün artık son bulması gerekiyor.
‘SUÇ ŞAHISTAN BIREYE DEĞİŞMEZ’
– Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS): Bir hukuk devletinde neyin hata olup neyin olmadığı bireyden şahsa değişmez. Hukukta keyfiyet olmaz. Toplumsal medyadan canlı paylaşılan, TBMM oturumuna mevzu olan bir cenazenin haberi nedeniyle gazeteciler hapsedilemez. Hiçbir desteği olmayan, somut bir kanıta dayanmayan bu davanın bir an evvel düşürülmesi, tutuklu gazetecilerin bir an evvel hür bırakılmalarını istiyoruz.
‘ÇAĞLAYAN’DA BULUŞUYORUZ’
Haberin Var Mı İnisiyatifi: Meslektaşlarımız yalnızca gerçeği savundukları, baskılara boyun eğmedikleri için ağır tecrit şartları altında tutuluyor. Gazeteciler Davası’nın ikinci duruşması 9 Eylül günü Çağlayan Adliyesi’nde görülecek. Bu kumpasa, adaletsizliğe karşı duran, gerçeklerin yanında olan herkesi saat 09.00’da adliye önünde buluşmaya davet ediyoruz.
Cumhuriyet
