Hakkında açlan dava nedeniyle 4 Kasım 2016 tarihinden beri Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP’nin evvelki periyot Eş Genel Lideri Selahattin Demirtaş, avukatları aracılığı ile Medyascope’tan Ferit Aslan’ın sorularını yanıtladı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi, Demirtaş hakkında ‘hak ihlali’ kararı vermişti.
104 amirale ait açıklamalarda bulunan Demirtaş, “Hükümet bu bildiriden evvelce haberdarmış aslında. İsteseler bildirinin yayınlanmasını engelleyebilirlerdi. Ancak yayınlanmasını bilhassa istediler zira buradan bir güç gösterisi yaparak toplumsal baskıyı artırmak üzere bir amaçları vardı. Ancak bu plan tutmadı” dedi.
HDP’li Demirtaş, sorulara bu türlü cevap verdi:
103 amiralin bildirisi ile tekrar bir darbe tartışması yaşandı ve soruşturma başlatıldı, bu mevzuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hükümet bu bildiriden evvelce haberdarmış esasen. İsteseler bildirinin yayınlanmasını engelleyebilirlerdi. Ama yayınlanmasını bilhassa istediler zira buradan bir güç gösterisi yaparak toplumsal baskıyı artırmak üzere bir maksatları vardı. Fakat bu plan tutmadı. Zira toplum, artık hükümetin hiçbir palavrasına inanmıyor, hiçbir siyasetine güvenmiyor. AKP’nin hiçbir entrikası seçmen dayanağına dönüşmüyor. AKP vazosu kırıldı ve büyü bozuldu. Bunun geri dönüşü yok artık.
Kimi çevreler iktidara “mağduriyet yaratacak” gereç verilmemesini isterken, kimi kısımlar ise tam zıddını düşünüyor, bu bahisteki fikriniz nedir?
Muhalefet ne yaparsa yapsın AKP her halükarda oradan bir mağduriyet çıkarmaya çalışıyor. Münasebetiyle muhalefetin bu türlü bir tasayla hareket etmesi hakikat olmaz. Bununla birlikte, olağan ki gereksiz ve politik olarak yararsız mevzuların üzerine fazladan düşerek AKP’ye istismar alanları sağlamamak da gerekir. Muhalefet, halkın beklentilerini ve halkın gündemini temel alırsa yanılgı yapmaktan da kurtulmuş olur.
Yaklaşık beş yıldır cezaevindesiniz ve sizin hakkınızda televizyonlarda daima her türlü şey söyleniyor (hakaretler, terörist yakıştırması) ancak sizin dört duvar ortasındaki iletileriniz da televizyonlarda tartışılıyor, gündem haline getiriliyor. Bunun neye bağlıyorsunuz?
Zira ben tek başıma bir birey değilim, Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin uzun mühlet yöneticiliğini yaptım, artık de üyesiyim ve ayrıyeten büyük bir halk kitlesinin gönülden takviyesini ve sevgisini yanımda hissediyorum. Gücümü de tüm bunlardan alıyorum.
Bana hakaret etme yarışına girenlerin telaffuzları, örneğin bana yönelik “terörist” ithamları ve hakaretleri, kendi ahlaki düzeylerini ve siyasi pespayeliklerini gösteriyor. Bu hakaretleri, yapanlara iade ediyorum ancak çok da umurumda değil esasen.
Üçüncü ittifak teklifiniz önemli bir tartışmaya neden oldu. Bunu biraz daha açar mısınız? HDP’nin öncülüğündeki bir ittifakın oluşma ihtimalini nasıl görüyorsunuz mevcut durumda?
HDP aslında kurumsal olarak demokrasi ittifakını uzun müddet savundu. Bu siyasi bir modeldir, seçim ittifakı önerisi değildir. Daha çok, toplumsal çabayı büyütmek ve siyasi işbirliklerini hayata geçirebilmek gayesiyle gayret iştiraki kurmaktır. Yani demokrasi için birlikte uğraş etme iradesidir. Bunun bir seçim ittifakına dönüşüp dönüşmeyeceğine, seçim sürecinde duruma bakılarak karar verilir.
Şayet bugünkü muhalif ittifak bileşenleri, demokrasi gayretinde HDP ile yan yana durmaktan çekinirlerse HDP demokrasi gayretinden vazgeçecek değildir. Tek başına da kalsa prensipleri doğrultusunda gayret yürütmeye devam eder. Bunu yaparken de nicel durumuna bakmaksızın birçok siyasi parti ve sivil toplum örgütüyle görüşerek üçüncü bir ittifakı harekete geçirebilir. Seçim vakti gelince de demokrasi ittifakı olarak öteki ittifaklarla prensipler çerçevesinde görüşmeler, işbirlikleri yapılabilir.
“HDP VE KİTLESİNE SAYGILI YAKLAŞAN HERKES İLE İŞBİRLİĞİ YAPILABİLİR”
HDP rastgele bir ittifaka dahil değil diye mecburen ve kerhen öteki bir ittifakı desteklemek zorunda değildir. HDP seçmeni lakin görüşmeler, ilkesel uzlaşmalar ve ahlaki bir yerde kurulacak işbirlikleriyle harekete geçecektir. HDP’yi yok sayan, HDP kitlesine, seçmenine her gün hakaret eden kişi ve kümeler şahsen HDP seçmeni eliyle asla iktidar olamazlar. Bununla birlikte demokrasiyi savunan, barış ve özgürlüklerden yana olan, HDP’yi eleştirse de HDP’ye ve kitlesine saygılı yaklaşan herkesle işbirliği yapılabilir.
Natürel bunlar tümüyle benim şahsî fikirlerimdir, kurumsal olarak HDP’yi bağlamaz. Ben fikrimi tabir ederim, elbette HDP idaresi tüm kanıları, teklifleri olduğu üzere benimkileri de tartışır ve alacakları karar ben dahil tüm HDP’lileri bağlar. Bizdeki demokrasi bu halde işliyor ve hepimiz buna saygılı yaklaştığımız için HDP kendi bütünlüğünü ve gücünü müdafaaya devam ediyor.
Bir gazeteci (Abdülkadir Selvi) üçüncü ittifak çıkışınızın siyasette karşılık bulduğunu fakat HDP ve Kandil’in bundan şad olmadığını, sizde eksik olan tek şeyin yeteri kadar yürekli olmamanız olduğunu yazdı. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
Nitekim bir şeyler söylemek isterdim lakin ismini andığınız bireye karşılık vererek değerli sözlerimi ziyan etmek istemiyorum.
Bugüne kadar mahkemelerde hiç tahliye talebinde bulunmadınız. Bu haliniz bu türlü devam edecek mi? Cezaevinden çıkmanıza halkın karar vereceğini söylüyorsunuz, bunu yakın vakitte mümkün görüyor musunuz?
Evet, şimdiye kadar hiç tahliye talep etmedim, etmeyeceğim de. Tahminen iktidar bizleri bu biçimde içeride tutabilir fakat kendisi de bunun bedelini halk dayanağını kaybederek siyaseten ödüyor. Münasebetiyle hapisliğimiz boşuna çekilen zulümler değil. İktidar eriyor, halkın iradesi büyüyor. Bizleri özgür kılacak olan da işte halkın bu iradesidir.
Biz kimseden merhamet dilenmiyoruz, mahkemelerden yalnızca adalet bekliyoruz. Adalet yok diye de ağlayıp sızlanmıyoruz. Gayret ediyor, direniyoruz.
Bizleri içeride tutanlar son mahallî seçimlerden ders çıkarmamışlarsa yapacak bir şey yok. Biz direnmeye devam edeceğiz. Yani dewamke 🙂
Cumhuriyet
